23 Haz 2010

Masalara Çiçekler...

Bir "çiçekli" modası aldı başını gidiyo ki artık çiçekli kumaş görünce kendimi tutamıyorum. Aklıma dikilecek tulumlar, elbiseler geliveriyor ve başlıyor fikirler uçuşmaya. Bu heyecanımdan masalar da payını alıyor elbette.
Çiçekli kumaşı alt örtü olarak düşündüm ve üstüne de amerikan servisi olarak kullanılabilecek sert kumaştan (gümüş simli, krem renkli keten) parçalar diktim. Ölçü olarak büyük masayı aldığım için benim mutfak masamda tam manası ile anlaşılamıyor ancak bu set ev hediyesi olacak ve gittiği yerde umarım yakışacağı masa vardır. Üzerindeki kelebekli peçete halkalarını görmek için buraya buyurun.
Söz arasında bir de masa düzenleme kurallarından bahsedeyim istiyorum çünkü bir çok genç arkadaşımın bu konuda çelişkide olduğunu ya da bilgileri karıştırdığını görüyorum. Bu yüzden çok sade bir masa düzenleyip sizlere örnekli ve basitçe anlatayım diyorum.
Öncelikle kaşık nereye konur, çatal nerede bulunur sorununu halledelim. Uygun olan şudur ki; sofranızı hazırlarken daima yaptığınız yemekleri düşünün ve ona göre enstrumanları masanızda bulundurun. Eğer çorba pişirdiyseniz ; kaşık, ana yemek için de - çatal elbette. Sırası ise çok basit, hangi yemek önce yeniyorsa onun aleti en sonda durur. Bu durumda çorba için kaşık en dışta olmalı ve (buraya dikkat edin) servisi kullanacak olan misafirinizin kullandığı elinin yanında durmalı (solaksa sola - sağlaksa sağa!). Yani masanıza bir düzen koyuyorsanız ve kimin nereye oturacağını planladıysanız bunu uygulamanız çok zarif olacaktır. Eğer sağ elinizi kullanıyorsanız kaşık ve bıçak sağda ve bıçağın kesici tarafı daima tabağa dönük olarak!. Ana yemek için de bıçağınız içte, tabağın yanında durmalı. Çatal da aynen tabağın diğer tarafına. Bundan sonraki aletler için de aynı mantığı koruyun. Yeme sırasına göre tatlı kaşığı , bıçağı ve diğer tarafta çatalı, büyük çatalın yanına ama iç tarafa...
Sıra geldi bardaklara. Mutlaka su bardağı konulmalı ve konulacağı yer asla misafirin yemek yemesine engel olacak yerde olmamalı. Ayrıca misafir su bardağını alırken kıyafetini de kirletmeden (yemeğin içine yenlerini sokmadan) bardağına ulaşıp suyunu içebilmeli. O zaman yine sağ tarafa, kaşık ve çatalın hemen üstüne de su bardağımızı koyuyoruz. Diğer içecekler için kullanılacak bardağı su bardağının sol yanına koyuyoruz ve eğer su ile tüketilecek bir içecekse (örneğin Tekirdağ Rakısı ya da kırmızı şarap) su bardağının asla boş kalmamasına özen gösteriyoruz. Her ne içki servisi yapılıyor olunursa olunsun, ne su ne de diğer içecekler, asla bardakta içecek varken ilave etmeyin. Bardağın boş olduğundan emin olduktan sonra sürahi elinizde ve dökecek pozisyonda iken "İçermisin?" diye sorun. Bunun da bir çok sebebi var, örneğin misafir artık içmek istemeyebilir, israf önlenir, sorularla misafirinizle ilgilendiğiniz onu şımarttığınız hissedilir dolayısı ile ev sahibi olarak hem misafire saygılı hem de misafirperver bir çizgi çizmiş olursunuz.
Tabaklardan bahsetmedim ama herhalde onlarda da yemek servis sırasının takip edileceği artık açıkça anlaşılmıştır. Yukarıdaki örnekte kuru ana yemek tabağı durmakta, eğer çorbanız varsa çorba kasesini içine yerleştirin ve çorba faslından sonra oradaki tabağı kullanın. Eğer arada sulu yemeğiniz de varsa aralarına da çukur tabağı koyun. Sanıyorum bitti.
Son olarak masadan kalkarken eğer misafir siz iseniz minik bir tavsiye. Kullandığınız kağıt peçeteyi asla tabağın içine koymayın. Bu kaba olarak karşılanabilir. Hatta yemeği yarım bırakıp bir de üstüne içine peçeteyi attıysanız hakaret olarak bile karşılanabilir. Bir de kaşık, çatal ve bıçağınızı tabağınızın içine koyup servis kaldırırken, kaşık ve çatalın çukur tarafı yukarıya bıçak da kesici yüzü onlara bakacak şekilde yatık, sofrayı toplayana teslim edilir.
Bildiklerim bu kadar. Eklemek isteyen varsa yorumlardan yazabilir.
Ekleme: Sevgili okurum Bilge Kamile tarafından bu yazımı yazarken yapmış olduğum bir hata yüzünden uyarıldım. Kendisi gayet haklıydı ve hatamı derhal düzelttim deeee; ben kendime pek bir güldüm:D Asla düşünmeden iş yapılmamalı değil mi, hayatı reflekslere dayayıp, otomatik vitese takıp yaşadığım her anda hata yaptım bu yazıdaki gibi. Cık cık cık bana!!! Teşekkürler Bilge Hanım, isminiz gibisiniz gerçekten:)
Bu da bütün bu hediyeleri koyacağım karton kutu. Evdeki artık kumaşlardan yaptığım çiçekler ve yaprakla üzerini basitçe süsledim ki kutunun üstündeki yazıları saklayayım. Şimdi sırada arkadaşımın yurtdışı gezisinden dönmesini beklemek kaldı. Sonra bu hediye kutusu doğru sahibine!

11 yorum :

Unknown dedi ki...

Çok güzel olmuş, iyi günlerde kullansın arkadaşın :)

ikimiz dedi ki...

tatlım bende sana katılıyorum ayrıca harika olmuş yine ellerine sağlık çiçek desenler her yerde bügün pazara gittim arkadaşlarla ne kumaşlar vardı çok güzeldiler hemencik benimde beynim de çiçekler uçuştu dedim ecre tut kendini alırsan annen kızar :D henüz dikiş makinam yokta :(

Suzy dedi ki...

Müge: sağ olasın:)sen nefes almaya vakit buldun demek:)

ikimiz: çok teşekkürler... Makina işine gelince; ilk fırsatta al ve kudur diyorum başka bişey de demiyorum. :D

Unknown dedi ki...

Sevgili lilibebek, bloğuma hoş geldiniz güzellikleri paylaşmak üzere sevgiyle kalın...

Suzy dedi ki...

belgin: siz de hoşgeldiniz...

bilge kamile dedi ki...

suzy hanım örtü ve masa hoş olmuş ama yemek kaşığı sağ dıştarafa, bıçak sağ içtarafa ( kaşığın soluna)
çatal ise tabağın soluna yani sol elle kullanmamız için yerleştirilir. Modern muaşeret kitaplarında da bu böyle yazmaktadır. Bu küçük ama önemli hatayı düzeltirseniz daha doğru bilgi vermiş olursunuz.Diğer bilgiler için teşekkürler.
Bilge Kamile

Suzy dedi ki...

Bilge Kamile: Upsss, çok haklısınız:) Sanırım kimse yazımı okumamış ki hatamı ilk siz fark ettiniz. Çok teşekkürler, hemen düzeltmeye koşuyorum.

bilge kamile dedi ki...

Hata yapanların en iyisi hatasının farkına varıp düzeltendir.Zira sizin hatanız çok küçük bir hata olmasına rağmen, samimiyet ve ehemmiyetle yaklaşmanıza çok teşekkür edrim.Yorum yazarken çok tereddüt ettim, yanlış anlaşılırmıyım diye.Bende size teşekkür ederim olgunca karşılayışınızdan ötürü.
Selamlar
Bilge Kamile

Suzy dedi ki...

Bilge Kamile: Yok, yok ben teşekkür ederim. O büyük yazıyı okumanız da bu ayrıntı hakkında beni uyandırmanız da çok ince bir tavırdrı. Ayrıca yorumunuzda, seçmiş olduğunuz kelimelerde yanlış anlaşılacak hiç bir yön görmüyorum, aksine sanki söylerseniz yanlış anlayabileceğim endişeniz dahi seziliyor. Bu da sizin içtenliğinizin dışa vurumu. Sizin gibi okuyucularımın olması beni ancak onurlandırır. İçtenlik ve nezaketiniz için tekrar teşekkür ediyorum. Sevgiyle kalın...!

bilge kamile dedi ki...

merhaba suzy hanım.Bu yazınız www.abiyeelbiseler.net/masalara-cicekler.html aderesinde sizden alındığı bildirilmedn yayınlanmış. Sevgilerimle bilginize...
Bilge Kamile

Suzy dedi ki...

Bilge Kamile: Teşekkür ederim. Bütün gündür ben de bu hırsızlıklarla nasıl baş edeceğimi düşünüyordum. O kadar çok var ki çalınan yazılarım anlatamam. Hatta bir elbisemin yazısının altına forum sahibi kendisi yapmış gibi teşekkür de etmiş. Bir sitede ise kızımın bile fotoğraflı yazılarını görmek iyice sinirimi bozdu. Sizin yorumunuzdan sonra minik bir araştırma yapıp bu konuya kısmen de olsa engel olacak bir yöntem buldum ve artık bloğumda uygulamada. Umarım işe yarar. Yosa sesimi çıkarıp mahkemeye verecek kadar bile maddi gücüm yok. Belki de avukat arkadaşlarım bana yardımcı olur. Yarın onlarla görüşmeyi düşünüyorum. İlginiz için içtenlikle teşekkür ederim. özellikle canımı bu kadar sıkan bir olaya duyarlılık göstermeniz beni çok duygulandırdı. Sonsuz teşekkürler...