30 Eyl 2010

Kuaförüme de ortak çıktı!

  "Ye kızım, ye..." demiş kaynana, hamile olan gelinine, "sol elin kuruyana kadar, her şeyine ortak çıkana kadar iki elinle birden ye:)"  
Ben de, "Bu söylem de ne demek?" diye düşünürdüm o gelin gibi. Kızım olunca anladım ki sol elinde bebekle sadece sağ elinle yiyebilirsin. Bu zamanda da anneler bebeklerine zarar vermemek için bebek ellerindeyken yemek de yemezler benim gibi, iki elin birden kurumuş olur işte.
Çocuğun herşeyimize ortak olma durumu ise yabancı değil. En başta bedenimize ortak çıkıyor sonra hayatımıza, uykumuza, suyumuza - sütümüze sonra rujlarımız - kıyafetlerimiz de katılıyor listeye ve vs...vs...

 Ben, geçende kuaförümü de kattım bu ortak olunanlar listesine ve bu durumdan, inceden ince bir haz almadım desem yalan olur. Demek bu kadar büyüdü ha! Demek kuaföre beraber gidicez bundan sonra. Bu da bana yaşatılan zevkli ilklerden biri demek... ne mutlu anneciğe. Yazdım bunu da Liloşkam:)
Olayın iç yüzü ise şu ki Lili okulda çok terlediği ve hastalandığı için bu kararı aldım. O da kuaför fikrine bu sefer karşı çıkmadı ve saçlarının kesilmesi karşılığında kuaförden iki tane masal kitabı hediye alacağını duyunca bütün duruma sessiz kaldı. Kitapları çantama atmakla iyi akıl etmişim;)  Rüşvetin bu kadarı...PES:D
İşte ilk fotoğrafta uzun saçlarının tadını son kez oynaya zıplaya çıkaran Lili yeni saçları ile yorgun pozlar veriyor sizlere çünkü hastalık biraz sonra başına iyice vuracak ve O sabrına yenik düşüp pehlivan nağralarını atacak yine:D Zaten yemek saati yaklaşmış, karnı aç! Aaaaaaa, annesi çok oldun ama sen!

24 Eyl 2010

Örgü tunik ve geometrik kemer

  İlkbaharda ördüğüm tuniğin kolarını bu günlerde tamamladım ve dün pazardan aldığım taytla kombinledim. Tuniğin ön ve arkası yüz örgü ile kollar ise ters (haroşa- ya da haraşo bilmiyorummmm!) örgü ile ördüm. Maksadım biraz farklılık katmaktı ama ipim yeterince farklı bir ip olduğu için benim kattıklarımı göstermedi. Ördüğüm yün kendiliğinden kalınlığı ve inceliği değişen yumuşacık bir yündü. 8 numara kalınca bir şişle ördüm ki ajurlu gibi görünsün. Bu yüzden puf puf görünüyor.
  Kemere gelince; kuyruklu ceketimden arta kalan parçaları aşağıdaki gibi geometrik şekillerde kesip gelişigüzel kolajladım. Kumaş yapıştırıcısı ile yapıştırdım ve bağlamak için güderi kumaşım yetmedi ben de bir kemer tokası ile bitirdim. Toka, en sağdaki fotoğrafta göründüğü gibi arkada yanda bağlanıyor. Tam bir "ekten püften kel kıza kaftan projesi". Daha planlı gidilirse tokayı önde de bağlayabilirsiniz. Ben sürprizli giyinmeyi sevdiğim için tokanın arkada kalması benim için eğlenceli bir durum. Sanırım herkes tuhaflıklarıma alışmaya başlamıştır. Yine de siz artan deri parçacıklarla kendi zevkinize göre bir kemer çıkarabilirsiniz. Yanılmıyorsam Burda dergisinde de geometrik rengarenk şekillerle harika bir obi kemer yapılmıştı eski sayılardan birinde. Bu da benim geometrik kemer yaklaşımım olmuş oldu. Paylaşayım istedim...

23 Eyl 2010

Siyah basit elbise

Yaz için diktiğim bu elbiseyi bitirdiğimde sanki bir şeyler eklemeliymişim gibi hep kenarda bekledi ve yazın giyilemedi. Aklımda dolanan tilkilere bu sefer yenilmedim ve süsleme olayını abartmadan tadında bıraktım. Sadece omuzlara dikiş yerine süslü bir şerit (tuhafiyeden alınmış bir kurdele) ile tamamladım (size göstermek için de sonuncu fotoğrafta Suzy baya kasıyor:). Kombinde gri kemerim ve deri broşum eşliğinde görülüyor. Taytımı (yine hatırlarsınız) kendim dikmiştim.
Elbise kalıpsız ve tamamen göz kararı kesilip dikildi. Adı üstünde basit siyah bir elbise.

21 Eyl 2010

GD- Deri pelerin



Bu sonbahar dolapta daha çok deri ve güderileri tercih ediyorum. Bu üzerimdeki pelerini ise bir dergide gördüm.
Hani şu saçlarımı kestirmeye gittiğim gün kuaförde sıramı beklerken (sanırım bu ayki) Cosmopolitanı karıştırıyordum ki birden bu pelerin gözüme ilişti. Aklımda görüntüler flaşlar halinde patlamaya başladı birden. Evde atmadığım bir deri etek parçası vardı. Annemin maxi deri eteğinin alt parçasını, eteği mini olarak kullanmak için ortaokulda sökmüştüm. O zamandır evde duruyor. Annem geri dönüştürmem için şu Lili'nin tuniğini diktiğim gün vermişti.


Bu parça o kadar sert bir deri ki dikmek ne mümkün. Ben de tam ortasından sadece kestim ve geri kalanı kumaş tutkalı ile yapıştırdım. Geri kalanı derken omuzları şekillendirmek için biraz kestim ve yapıştırdım. Sonra tuhafiyeden siyah deri bir şeritle yakayı oluşturdum yine yapıştırarak. Bir de süslü püslü altın bir düğme ile ortasını süsledim ama düğme iliği filan yok onun yerine cırt cırt kullandım.
Sonrası ise altın bir şeritle biraz sabır. Önce kurşunkalemle süslenecek olan şekiller belirlendi ve mümkün olduğunca boyutlarının eşit olunmasına çalışıldı (işte bu şekiller dergidekine aklımda kaldığı kadarı ile benzetilmeye çalışıldı). Sonra bu çizgiler göz önünde tutularak yine kumaş tutkalı sürüldü ve dikkatlice altın şerit yapıştırıldı.
Kombine gelince altta geniş paçalı bir pantalon ve transparan bir bluz uygun göründü hatta uzun eldivenlerle tamamlanması düşünüldü. Ancak Lili uyuduğu için üzerimde bambaşka şeyler görüyorsunuz çünkü yarısı onun uyuduğu odada.
Bu aralar da biraz hasta ve ateşli olduğu için rahatsız edilmeye kıyılamadı:( Okulu da asıyoruz:(
Suzy yine uykusuz ve yorgun. Bir an önce sağlık diliyorum hem bize hem de hepinize. Çünkü bu yakalandığımız bu aralar ortalıkta kol gezen virütik bir hasalık. İmmun sistemi sağlam tutmak için bol bol meyve - sebze ve zencefilli bitki çayları tüketin. Sağlıkla kalın...

20 Eyl 2010

Güderi bolero

Bolero kalıp: Burda 2010/03
Model: 114
Beden: 36
Kumaş: Suni güderi

İlkbahar sonunda aldığım deri ve güderi kumaşları yaz ortası dikince sunum sonbahara kaldı. Bu güderi de kuyruklu ceketin kumaşı ile aynı sadece renk farkı var.
Güderi ceketi kombinlemek için aslında aşağıdaki deri eteği dikmiştim ancak Nil Ertürk'ün sitesinde outletim.com çekimini yazdığı yazıdaki apartman desenli tayt geldi aklıma. O tayt bana benim geçen kış diktiğim bir taytı anımsatmıştı. Benim taytımda apartmanlar değil, motor yarışçıları, rockçı kızlar ve çeşitli yazılarla arka sokak fotoğrafları var. Benzerlik nerde diyceksiniz! Sadece renklerin siyah beyaz oluşu bana birbirlerini hatırlattı o kadar.
Böylece, bu küçük hatırlama ile iki farklı görünüm elde ettim. Biri hanım hanımcık diğeri ise biraz daha asi bir görünüm.

Model No: 105
Kumaş: suni deri

17 Eyl 2010

GD - Kottan ceket

Eski kotları genelde ihtiyacı olanlara verip sadece yırtık olanlarını geri dönüştüren ben en sonunda bu geri dönüşüm zaafıma yenik düştüm ve bu kotu yırtılmadan geri dönüştürdüm. Bunun sebebi rengini çok farklı bulmamdı. Yoksa evde giyilmeyen ve verilmeyi bekleyen çok kot var. Bu yeşil-turkuaz-mavi arası garip renk beni bunu yapmaya zorladı.

Sizlere yapım aşamalarını da anlatacağım ama şu yukarıdaki şirin omuzluğuma bi bakın. Ne eğlenceli renkler. Alt zemin olarak geniş boy altın renkli buket kurdelesi kullandım. Muhtemelen Lili'nin doğumundaki çiçeklerin kurdelesidir ve atmamışımdır. Tavuz kuşu tüylerini hayvanat bahçesinden toplamıştım. Boncuklar ise Muji'nin "Belki işine yarar!" deyip verdiği boncuklar. Son olarak sallanan zincir de uzun zamandır rengi solduğu için takmadığım bir kolyem. Anlayacağınız bu cekette düğmeler dışında her şey evde el altında bulunanlarla yapıldı. Geri dönüşüm çılgınlığı başlasın o zaman;
1. fotoğrafta kotumun (daha doğrusu Muji'nin kotunun) "pantalon" olarak son görüntüsü.
2. Makasları alın kesmeye başlıyoruz. Pantalonun bel kısmını omzunuza koyup ceketin boyuna karar verin. Sonra da o kısımdan paçaları kesin. Artan paçalar size kol olacak, ona göre kesin. Ya da uzun boylu ve uzun kollu ceket istiyorsanız bu projeyi iki kotla gerçekleştirebilirsiniz.
3. Pantalonu önden ve fermuar yanında keserek ayırıyoruz.
4. Hala kesiyoruz. Bu sefer de kol yeri açmak için ceplerin kenarlarını yeterince kesin. Ben 20cm'e yakın kestim.
5. Şimdi alt paçalardan kol yapmak için bir kol kalıbından destek alabilirsiniz. Benim gibi büzgülü kol isterseniz omuz kısmını uzun tutsanız iyi olur. Artan parçaları deminki yelek haline getirdiğiniz üst parçaya ekleyeceğiz. Adım 6'ya gidin.
6. Kolları direk takarsak kasma olur bu yüzden bu 5. adımda artan parçaları kotun üst kısmına monte ediyoruz. Şekilde gördüğünüz gibi görünmeli. Mont bittiğinde giyilirken fazla fark etmedi bu ekler çünkü benim seçtiğim kotta çok cep ve dikiş var. Yani merak etmeyin kötü görünmeyecek.
7. Bu fotoğrafta o eklerin üstüne bir de kolları ekledim ve yakından sizler için fotoğrafladım. Daha net açıklansın diye.
8. Fotoğraflamadığım tek şey kotun üst omuz kısımlarını diktiğim olmuş ama orasını zaten eski geri dönüşüm projelerimden hatırlarsınız (linkte 3 nolu fotoğraf). Bir de paçaları sırtınıza oturtmak için ceketinizi biraz arka ağ kısmından daraltmanız gerekecek (linkte 2 nolu fotoğraf).
9. Son olarak ön kısmı düzelttim ve düğmeleri diktim. Siz süslemeleri istediğiniz gibi yapabilirsiniz. Sade de bırakabilirsiniz. Kurdele nakışları romantik duracaktır diye düşünüyorum mesela. Belki de mavi kotla yaparsanız gümüş renklerini tercih etmelisiniz süslerde ve düğmelerde. Gerisi tamamen sizin zevkinize kalmış. Umarım işinize yarar bu fikir.
Bense giymek için sabırsızlanıyorum. Sadece bir kez giyebildim kesmedi!

15 Eyl 2010

Lili okullu oldu


Dün okulun ilk günüydü ve Lili yukarıdaki resimde gördüğünüz gibi hoplaya zıplaya mutluluktan adeta yere basmadan okula gitti. Okula gitmenin verdiği gurura bakın. Nasıl da emin adımlarla "Artık ben de büyüdüm ve bir okulum var!" hisleriyle başı dik, babasının arkasından yürüyor.
O sırtındaki çanta var ya! İşte o çanta okuldan önceki son onbeş gün, her sabah güzel güzel giyinildikten sonra Lili'nin sırtındaydı. O günün de ilk okul günü olmadığı öğrenilince Lili kapı arkasında ağlayarak hüsranla onu yere bıraktı.

Bense okul eşyalarının tümüne isminin yazılması gerektiğini öğrenince saten kurdelelere oje ile onun ismini yazdım ve yukarıda gördüğünüz gibi onları kesip kenarlarını çakmakla yaktım. Onları minik etiketler halinde yedek çamaşırlarına diktim. Ojelerin ince uçluları da çıkmış ama ben bu yoğun günlerde o ojeleri aramaya fırsat bile bulamadığım için kendi ojemin fırçasının ucunu makasla incelttim ve etiketleri yazacak kadar minik bir fırça yaptım. Böylece 60 derecede çamaşır makinasında bile yıkansa çıkmayan yukarıdaki "lilibebek" etiketlerini yarattım. Onlar da kendi ürünlerime dikilebilir...

İşte böyle başladı okul maceramız. Baba ve ben kızımızın bu büyük heyecanına katıldık ve onun fotoğraflarını çekmek için paparazzilerden çok efor harcadık. Kim neyle bulursa fotoğrafladı Lili'yi. Kah cep telefonu kah fotoğraf makinası. İşte size fotoğraflı bir ilk anaokul günü macerası.
Bunlar gerçekten sınıfın ilk anları. Tıpkı kızımın bana yaşattığı binlerce ilklerden sadece bir kaçı gibi onlar da heyecan, şaşkınlık ve benim için mutluluk dolu. Bu gün ise ikinci gündü ama yine ikinci gün de birincisi gibi merak doluydu benim için.
Lili sabah kendisini karşılayan Müdüre Hanıma:
"Günaydın, ben gene geldim:)" dedi...
Müdüre Hanım:
"Yine hoşgeldin, geleceksin tabi burası SENİN okulun. Elbette yine geleceksin tatlım. " dedi.
Lili tam onu geçip sınıfına giriyordu ki bir anda dudağı sarkık geri döndü:
" Anne, sen de gel."
Dün duymadığımı bu gün neden duydum diye bir anda şaşıran ben çabucak hatırladım. Dün ilk gün diye bütün velilere sınıflara girmek ve bakmak için izin verilmişti. Oysa bu gün yasaktı. Kocaman bir gülümseme ile yanıtladım.
" Bu gün anneler giremiyor tatlım ama sen girmelisin çünkü oyun odanda çok daha fazla oyuncak varmıııış:D"...

8 Eyl 2010

Kuyruklu Ceket


Ceket kalıp: Burda 2010/07
Model: 118
Beden:36
Kumaş: Suni güderi

Bu kumaşla kuyruklu ceket dikesim ve giyesim vardı. Burda dergisinde de hayal ettiğime yakın bir model bulunca olduğu gibi diktim. Kolları kısa ve biraz da bol taktım. Böylece yine omuzlarımı vurgulamış oluyorum ama benim gibi dar omuzlu kızların bunu yapmasında sakınca yok bence.
Bu ceketin bir özelliği de ilk defa düğme iliğini onun üzerinde açmam. Korkmama hiç gerek yokmuş meğerse. Bazı şeyleri kafamda büyütüp ne kadar zora sokuyorum, sonra da kolayca yapınca kendime gülüyorum.
Dün ceketimi ilk defa giydim ve dışarıda bir poz da olsa çekebildim (yukarıda). Alttaki fotoğraflarda ise evde çektiklerim. Altta sağda astarı ve solda da bahsettiğim kuyruk;)

6 Eyl 2010

Çarşıdaki hesap eve uymadı!


"Nasıl olsa üstüme uyar, standart bedenmiş madem...!" deyip denemeden aldığım gömleğin metalik rengine ve ilginç yakasına bayılmıştım aslında. Eve gelince... Hadi ben söylemeyeyim siz kendiniz görün. Aşağıda- soldaki fotoğrafta, kederli kederli ben bu gömleği naparım şimdi edasıyla poz vermişim (ki etiketi bile hala üzerinde.)
Eh gömlek olmadı ama lale formlu etek olarak gayet hoş göründü gözüme de paylaşayım dedim. Bu arada kolları kısaltıp cebe çevirmeyi düşünüyorum. Fotoğraflarda da gördüğünüz gibi etek uçlarından sarkıyorlar.
Yazın sonunda bunu akıl etmem üzücü oldu yalnız. Havalar artık serin ve onu giymek için gelecek yazı beklemek zorundayım. Kumaş tam da büyük sıcaklara göreydi! Tüh tüh tüh!


4 Eyl 2010

Lili'nin veli toplantısı


Bu yıl anaokuluna başlayacak olan kızımın ilk veli toplantısına dün katıldım. Lili çok istekli ve heyecanlı okula gideceği için. Arkadaşları ve öğretmeninin olması onu çok heyecanlandırıyor. (Tuvalet alışkanlığını bile okula gitme aşkı olmasa nasıl kazandırırdım bilemiyorum.) Toplantıya gitmeden önce bu günün hatırası olsun istedim ve ikimizin de fotoğraflarını çektim. Daha sonra kızçe anneannesine ben de toplantıya gittik.


Toplantı için seçtiğim stil bu oldu. Her yerde görüp de gözümün, giyebileceğim kadar alıştığı havuç pantalon. En nihayet kendimi onun içinde rahat hissediyorum. Hatta eskiden annemin bana aldığı havuç pantalonları bile dolaptan çıkarttım. Bu da onlardan biri. Boleromu ben örmüştüm hamilelikten önce onu da hatırlayacaksınız zaten (yapılışını linkte bulacaksınız). Gerisini ise görüyorsunuz zaten. Birden yazmaya üşendim.
Asıl siz şu minik fotoğraftaki saçlarıma bakın. Toplantıdan önce öyleydiler ve toplantıdan sonra uğradığım kuaför beni bu hale getirdi. Oraya neden gittiğimi bile bilmiyorum ama Lili'nin okula başlayacak olması beni çok duygulandırdı ve bütün gece düşündüm. Ağlayasım da geldi sevinçten kahkaha atasım da. Minik kızım sağlıkla büyüyor işte... Duygular kafama çullanınca ne yapacağımı bilemem ve aklıma ilk geleni yaparım. O toplantı çıkışı da kendimi kuaförümde buldum. Bir Bulgar atasözünün dediği gibi;
"Depresyondaki kadın işe önce saçlarıyla başlar!" misali, ben de oradaydım işte.
Aşağıda da kuaförümun güzel bahçesinde, saç kıyımına uğradıktan sonraki, halinden memnun hallerim.

2 Eyl 2010

Yüksek belli etek dikmemek!


Yüksek belli etek giymek isteyip de dikmek istemeyen Suzy bir gün pazarda sadece (5 TL'ye) tam da dikmek istemediği ama giymek istediği gibi "büyükanne tarzı kocamaaan bir etek" buluuur!
Masalın sonrasında kestirmek zor değil herhalde:D
Etek, pamuklu, likralı ve tok, siyah kumaştan dikilmişti. Oldukça düzgün bir dikişi vardı. Öndeki sıralı düğmeleri ile şıkı ve yandaki demir tokalarla sporu bir arada barındırıyordu. Tam da benim tarzım işteee... Daha ne duracaktım ki!
Aşağıda solda gördüğünüz fotoğrafta eteğin bol gelen kısmını elimle arkadan sıkıyorum. Sonra Lili yine fotoğraf karesine atlıyor. (Üzerindeki pijamalardan anlıyoruz ki bu çalışma baharda yapılmış ama size gösterilmemiş (ÖZÜR)!) Sağdaki fotoğrafta da dikmeyip daralttığım eteğimin bitmiş hali var elbette.

Eteğin yakın plan görüntüsünü de sizlere ayrıntıları gösterebilmek için (hemen üstte) rengini çokça açıp ekledim. Daraltmayı sadece yanlardan eşit miktarda daraltarak yaptım. Yaklaşık 1-2 cm daralttım. Fazla yerleri kesip attım ki kaba saba durmasın. Eteği bu kadar yukarıya kaldırmama rağmen boyunu 2 cm tekrar kısaltmak zorunda kaldım (amma büyük etekmiş:).
Sonuç ise benim açımdan sevindirici. Çok sevdim!

1 Eyl 2010

Gözlük camı aksesuarı


Gözlük camınızı tırnak stickeri ile süslemek geldi mi aklınıza bilmem ama ben önerebilirim. Çok şık göründüğünü düşünsem de aslında bu da bir ihtiyaçtan doğarak ortaya çıktı, süslenmek için değil. Yani öyle koca gün; "Nereme ne yapıştırsam da süslü olsam?" gibilerinden düşünmüyorum:D
Bu fotoğraftaki gözlükler bir arkadaşıma ait. Geçen gün bana ziyarete geldi ve gözlük camının kırıldığını söyledi. "Öyle pahalı bişey değil allahtan ama ben severdim" dedi. Gözlük camının kenarındaki ufak kırığı görünce ortada kocaman bir kırık olmadığına sevindim ve hemen tırnak stickerlarımla bu süsleri camın dış kısmına kırığın üstüne yapıştırdım.

Yapıştırınca o da çok beğendi.

Umarım gözlük camınıza bişey olmaz fıstıklar ama olursa da artık hemen üzülmeye gerek olmadığını biliyorsunuz. En azından ufak tefek çizik, çatlak ve kırıklar için.
Ne demiş bu gözlüklerin sahibesi olan arkadaşım; "Kafanaaaaa taçtan başka şey takma!"