18 Nis 2012

Dolaptaki hazineler


Ali Baba ve Kırk Haramilerin mağarası vardı altınlarla dolu....
"Açıl susam açıl" ses komutu ile açılan ses sensörlü kapısı vardı o mağaranın daha develer berber iken, pireler tellal iken.
Benim de dolabım o mağara misali hazinelerle dolu (ama ses sensörü yok!). İçinde benim için altından kıymetli parçalar var. Mesela bu ceket gibi.
Yıllar önce yine saçım bakırken bu renk (mint yeşili) en çok kullandığım renkti ancak zor bulunuyordu mağazalarda, malum moda olmayanı neden üretsinler satamayacaklarsa. Bu ceketi Mango'da büyük bir indirime uğramış halde bulmuştum, kim bilir hangi sezondu.  Deri bir ceketin o kadar düşük fiyata satılması benim bile içimi sızlatmıştı. Sonuçta büyük bir emek var bu işte. Nasıl bırakırdım oracıkta onu değil mi!
Altındaki anvelop bluz ise iktidarını yeni kurdu dolabımda. Onu annem doğum günüm için yine yıllar önce hediye etti ama üzerindeki hat safhada çirkin broş beni ondan hep itti. Bir gün bir mucize oldu ve broşu atmak aklıma geldi. Bazen bu kadar basit şeyleri düşünememek beni sinir ediyor. Neyse ajurlu örgüsü ve tül kolları ile ancak bu havalarda giyilir. Daha detaylı foto fırsat bulduğumda gelsin.
Çünkü çok ders çalışmam lazım çoook!

2 yorum :

pınariko dedi ki...

bende çok severim mint yeşilini ya ben yeşilin her tonunu severim geçende mint yeşili oje sürdüm benim oğlanın tepkisi aynen şöyle ''IIIYYHH ANNE İĞREEEEENÇSİİİN'' deli çocuk yaw.. bu arada telanın resmini bloguma koydum bakarsınn.. öpüldünüz şekeriim..

Suzy dedi ki...

pınariko: Ya erkekler sevmiyo biliyorum, hatta arkadaşımda vardı mint yeşili oje, eşi sürdürmemiş; "Bu tam Suzy'lik sen ona ver onu" demiş. Allahtan eşim karışmaz ojeme.