Pembe - Püsküllü Elbise ve Gelişigüzellik

Bu yaz yaptığım pembe bir elbiseden bahsetmek istiyorum bu gün. Kumaşım Baykumaş.com tarafından bana gönderilmiş ince bir penye idi. Dolabımda pembe pek bir şey olmadığından bunu yapmak istemiştim. Önce aklımdan iki kat biçmeyi düşündüm bu elbiseyi, sonra püskülleri olmasına karar verdim. Sonra aklımdaki görüntü çok sade geldi ve bir arkadaşımın hediye ettiği taşlarla ön kısma hareket katmayı planladım. Kesime başladığımda o kadar dalgındım ki ufak tefe hatalar yaptım ancak çabuk toparlanıp bütün hataları eğlenceli bir biçimde göze de hoş gelecek şekilde kapattım. Son olarak önündeki taşlara geldi sıra. Bunu düzgün bir biçimde nasıl yaparım biliyordum. Önce bir şablon çizmeliydim ön kısmına. Sonra o şablona sabit kalarak boncukları simetrik bir biçimde dikmeliydim ancak bir anda gelişigüzelliğin hayatıma kattığı onca macera ve güzellikten mahrum kalacağımdan korkup şablon çizme işini bir kenara attım. Tek yapmam gereken kendime güvenmek dedim içimden. Boncukları alıp bir bir içimden geldiği gibi dikmeye başladım. Bütün boncuk işleme süresi boyunca sadece doğruyu yapacağıma emin olarak ilerledim. Bazen aklıma elbise bittiğinde ön kısımda yamuk bir boncuk işlemesi olursa ne olur diye sordum. Sonra gülüp, sökerim ve kuralına göre dikerim ne olmuş diye kendimi teselli ettim. İşlemesini bitirdiğime karar verdiğimde üzerime giyince gördüm ki hata yoktu. Boncuklar tam ortada gelişigüzel akıştaydılar. Yoksa buna Gelişi Güzel akış mı demeli? Belki de tıpkı hayatımız gibi...

Hayatta da çok sık denediğim bir şey var ki geçen gün bir arkadaşıma da aynısını tavsiye ettiğimde o da kolaylıkla bunu başarabildi. Emindim ve eminim bunu hepimiz yapabiliyoruz. Bu nedenle şimdi bu minik oyunumu burada paylaşmaya karar verdim. Hayatınızın gelişigüzel geçip gittiğine inanıyorsanız gelin bunu kendiniz için Gelişi Güzel bir şekle dönüştürün. Yapmanız gereken tek şey hayal kurmak. Şöyle ki; diyelim ki istemediğiniz bir şeyi yaşamak üzeresiniz! Örneğin eşiniz ya da bir arkadaşınız sizi hiç istemediğiniz bir ortama gitmeye bir şekilde ikna etti - hayır diyemediniz ve çok pişmansınız ama iş işten geçti evet dediniz bir kere. Oysa kesinlikle orada bulunmak istemiyorsunuz. Vaktiniz çok az, sadece bir kaç saatiniz var, ojelerinizi sürmeli, kıyafetinizi seçmelisiniz. Bir sürü hazırlık sizi bekliyor ama gram içinizden gelmiyor oraya gitmek.
Öncelikle ben böyle durumlarda iç huzurumu ve mutluluğumu çok yüksek bir seviyede korumaya alıyorum. Yine ojemi sürüyorum ama oyun başladı dikkat edin. Ojenizi sürerken akşama eşinizle / arkadaşınızla harika bir sofrada baş başa yemek yiyeceğinizi hayal edin. Çok hoş sohbet edeceksiniz ve büyük keyif alacaksınız. Canınız evden çıkmak istemiyorsa o yemeği evde de hayal edebilirsiniz sonra da diyelim ki en sevdiğiniz diziyi ya da sinemayı patlamış mısır eşliğinde keyifle izlediğinizi hayal edin. Hiç kesmeyin hayal kurmayı. Oje işi bitmiş olmalı bu arada;) Diğer adıma geçin. Dolaba gidin ve o ortamda da giyilebilecek ancak eşinize / arkadaşınıza ya da sadece kendiniz için özel bir anlamı olan bir kıyafet seçin. Hayali bir kez de bu kıyafet içindeyken nasıl bir gece olur diyerek kurun. Hala vaktiniz varsa inip mutfağa belki akşam yiyeceğiniz yemeği hazırlamaya koyulun. Yemeği hazırlarken hiç endişelenmeyin buzdolabında kalacağından. Ona bu gece için kurduğunuz hayalin heyecanını da katın pişirirken. Eşiniz size neden yemek yaptın diye sorarsa cevabınız hazır olsun. "Belki bu gece iptal olursa yiyecek bir şeylerimiz hazır olsun istedim aşkım!" diyerek durumu atlatın, hatta temkinli eş imajı çizin;)
Sonra neler olacağını izleyin. Bazen öyle oluyor ki o davet bir şekilde iptal oluyor. Bazen çok kısa sürede başardığım da oluyor hatta 10dk kadar kısa bir sürede çalışabiliyor bu sistem. Birden eşim arıyor ve vaz geçtim diyebiliyor mesela, ya da davet edenler bizzat arayıp bir işlerinin çıktığını söylüyorlar. Bazense olmuyor. Bir türlü oraya gitme zorunluluğundan kurtulamıyorum. O zaman ne mi yapıyorum.
Adım 2: Oraya mecburen gidecekseniz sizin bundan bir artınız olmalı. Kendinizi radar altına alın. Oraya gitme sebebiniz çekim yasasını kendi avantajınıza çalıştırmanızı engelleyen içsel bir histir.  O ortama girdiğiniz anda o hisle yüzleşmek için hazır olun. İçeri girdiniz hemen hislerinize bakın size ne söylüyorlar. Kendinizi orada nasıl hissediyorsunuz? Saygı duyulmayan, kıskanılan, nefret edilen, ya da belki sadece çekingensiniz. Belki de oradaki birinden nefret ediyorsunuz. Öfkelisiniz ona ve o orada diye gitmek istemediniz. Hislerinizi bir bir isimlendirin ve eve gelince onların üzerinde çalışmak üzere hazır olun.
Öfke, kin nefret gibi duyguları taşımayın üzerinizde. Onlar sizde mevcut olduğu sürece sürekli nefret ettiğiniz insanlara karşı bir güç sizi itip duracak ve bu mutluluğunuzu köreltecek. Kendinizi değersiz hissettiyseniz orada artık kendinize değer vermeye ve önce kendinizi sevmeye başlayın. Hayır demeyi öğrenin mesela doğru anda doğru hisler ve doğru kelimelerle kendinizi ifade edebileceğinize inanın. Hiç kimseyi reddettiğiniz için kırmazsınız. Çoğunlukla bu kendi fikrinizdir. Eğer kırılıyorlarsa size, onlar size yeterince saygı duymuyordur. Doğrusu bu.
Kıskanılmaktan nefret ediyor da olabilirsiniz. Belki de gittiğiniz ortamda birileri sizi kıskanıyor ve nazar ediyor diye düşünüyorsunuz. Nazar ya da göz gibi enerjilerin size zarar verdiğine olan inancınızı değiştirin. İnsanın kendi enerjisi onu bir çok negatif enerjiden koruyacak kadar güçlüdür. Sadece bu fikrinizi değiştirdiğinizde daha fazla böyle şeyler deneyimlemediğinizi görürsünüz. Ancak bütün bunları fark etmeniz gerekir ve bazen fark etmek için deneyim gerekir, zaman gerekir, farkındalık gerekir.
Keyifli oyunlar;)