Doğru makyaj, dolgun kirpikler, bakımlı bir cilt, hacimli saçlar… En önemlisi de beyaz dişlerle sağlıklı, güzel bir gülümseme! Bu yüzden diş bakımına ve beyaz olmasına oldukça özen gösteriyorum. Sürekli yeni ürünleri deneyimlemeyi de seviyorum. Burada raflarda gözüme çarpan ve Amerika’nın en büyük diş macunu markası olan Crest aslında Procter and Gamble’ın Türkiye’de sunduğu İpana markasıyla tamamen aynı içeriklere sahipmiş. Dünyada ilk defa beyazlatıcı bantları üreten bir marka olduğu için 3 boyutlu Beyazlık ailesi oldukça ilgimi çekti. Son zamanlarda market alışverişine gittiğim her mağazada ve televizyonlarda sıklıkla İpana’nın yeni ürünü olan Perfection’a denk gelince ve özellikle 3 günde %100’e kadar lekesiz iddasını duyunca denemek istedim ve hemen aldım.
İpana’nın en hızlı ve en güçlü beyazlatıcı diş macunu ünvanına sahip bu diş macunu ile deneyimlerimi sizlerle paylaşmak istedim. Diş hekimimin de daha beyaz bir diş için önerdiği İpana 3D White Perfection ile güvenle, bembeyaz gülebiliyorum.
Perfection diş macunu 3 Boyutlu Beyazlık ailesinin en ileri ve etkili beyazlatıcı diş macunu teknolojisini içeriyor. Böylece diş minesine zarar vermeden sadece 3 günde diş yüzeyindeki lekeleri %100’e kadar etkin biçimde çıkarıp ve bembeyaz bir gülümsemeye sahip olmamızı sağlıyor.
Performansına gerçekten çok şaşırdım. Etkisi inanılmaz! İlk kullanımdan itibaren bile diş yüzeyindeki lekeleri çıkarma etkisini farkediyorsunuz. Keskin nane tadıyla ferahlığı sağlıyor, böylece uzun süre ferah bir nefese de sahip oluyorsunuz. Beyazlatma etkisi bu kadar iyiyken diş mineme hiç bir zarar vermediğini bilmek de çok güzel.
Procter and Gamble’ın tüm dünyada pazara sunduğu en gelişmiş beyazlatıcı diş macunu olan 3 Boyutlu Beyazlık Luxe Perfection İpana ile Türkiye’de de raflarda yerini aldı. Denediğinizde bana hak vereceksiniz:) Kullanmadan kesinlikle inanmazdım, deneyince etkisini gördüm ve mükemmel sonuç aldım.
Tam bir bakım sağlamak için aynı ailenin Oral-B 3D White Luxe ağız bakım suyunu da kullanıyorum. O da diş macunu ve fırçasının ulaşamadığı alanlardaki lekeleri bile çıkararak uzun süre, keskin bir ferahlık sağlıyor.
Unutmadan küçük bir not ekleyeyim; P&G ve İpana ürün performansına o kadar güveniyor ki, memnun kalmazsanız paranızın 2 katını iade ediyor. Bu nedenle beyazlatıcı etkisini kendiniz de görün diye bence gerçekten denemeniz gereken bir ürün.
Ürünü satın almak isterseniz tıklayınız!
Bu kışın başında bir mağazada bembeyaz saçaklı - püsküllü bir hırka görmüştüm. Fiyatı çok uygun olsa da içimdeki "kendin yap" dürtüsü ayağa kalktı. Elbette kendim yapabilirim ama bazen abartmasak mı...
Culottesleri eşofmana uygularsak giyebilir miyim diye düşündüm. Gayet rahatlar.
Farklı kombinlerle denemelerime devam edeceğim şimdilik fotoğraflar bunlar.
Rahatlığı ile ilkbaharda dolapta ön sırayı bu yeni eşofmanlar kaptı sanırım. Tabi bahar bir türlü içimizi ısıtamadı o ayrı! Bu çekimde Lili ile bir güzel donduk mesela!
Evet fotoğraflar yine minik fotoğrafçımdan;) Bu konuda çok yetenekli napabilirim...
Fazla kilolarından şikayetçi olanları alayım buraya bu hafta. Kilolarla ilgili blokajların yavaş yavaş bilinç altınızı nasıl ele geçirdiğini bilmek ister misiniz? Yaptığınız onca bikini diyetlerinin sonunda kış gelince aynı kiloları geri mi alıyorsunuz? Cevap veriyorum diyete odaklanırsanız daha çok kilo alırsınız:) Hobaaaaa... E canım aslında odak noktanız diyet mi bakın bakalım! Her gün aynada neye bakıyorsunuz? Efendim? Kilolarınıza mııı? Hm! Sizce kilolalırınıza bakarsanız neyi büyütmüş olursunuz? Cevap bile vermiyorum.
Bir de çekim yasası ters çalışıyor diyenler var. Mesela neyin olmasını istemiyorsan hayat sana onu verirmiş. Madalyonun tersi gibiymiş bu yasa. Yok efendim, çekim yasasının kontrast etkisiymiş. Yok mu arttıran...
Brak yaaa, mistik kelimelerle çok mu havalı oluyorsun? Madalyonlar, kontrastlar whooo hooo... Sen, kendi bedenini her aynanın karşısına geçtiğinde çirkin deyip küçümse, kilolu deyip hor gör, sonra da bekle bakalım güzelleşsin. Güzelleşmez! Hücrelerinin bir bilinçi olduğu gerçeğini kabul etmelisin. Bedeninin seni hissettiğini bilmelisin.
Acılar içinde kıvranıp yarın kalkınca mutlu çocuğu oynarsan buna hücrelerin bil bakalım neresi ile gülecek. Önce durumunu olduğu gibi kabul edeceksin. Sonrasında kendini değişmeye hazır hissettiğinde karşına doğru öğretmen çıkacak. Artık bu bir fitness antrenörü mü olur, diyetisyen mi olur, psikolog mu olur, yogi mi , kişisel gelişim uzmanı mı... Bilmiyorum. Sadece sen kendine en uygun yöntemi dile - olsun. Çekim yasası bununla ilgilenir.
Kendine değer vermeyi sana öğretecek kişiyi dile; O gelsin! Ancak bil ki çaresiz, uçurumun kenarında, bitik filan değilsin. Senin, çok derinlerde çok yakın bir dostun var sana el uzatmayı bekleyen. Onu fark etmeye odaklan. Otur ve gözlerini kapatıp, aynanın karşısında, derin nefesler al, o kişinin gelmesini bekle... Dinginleşince uyan, gözlerini açtığında o kişi aynanın karşısında olacak;) Söz!
Culottes (etek pantalon) eşofman altı denemesi yaptım bu hafta sonu. Sonra kot pantalon üzerine, payetli ceket hayalim vardı, onu da pazardan aldığım payetli kumaş parçaları ile yaptım. Artan payet parçası ile de mini etek diktim. Bu arada bir de turuncu tonlarında bir kaç payetli kumaş parçam var ama henüz model belirleyemedim. Bakalım kombinleek ne zaman nasib olur...
Malesef artık kapatılmış olan Baykumaş.com'dan aldığım bu dantelli kumaşı çok sevmiştim ve ondan ne dikeceğimi karar vermek çok uzun sürdü. Sonunda bir tür eşofman takımı dikmeye karar verdim. Genelde frapan eşofman tasarımlarında hep leopar kullanılmasını anlayamıyorum. Bence dantel öğeleri de eşofman tasarımlarında gayet uyum sağlar. Zekice kullanılırsa spor görüntü bile elde edilebilir.
Madem başladık bu çekim yasasını irdelemeye gelin size kozmosun en temel yasalarından ve çekim yasasının temelini oluşturan bir yasadan bahsedeyim. Böyle söyleyince dilerim korkutmamışımdır! Yani çekim yasasının tek başına bir yasa olmadığı onun yerine iç içe geçmiş bir çok evrensel kanunu içerdiği bir gerçektir. Hani böyle yasalardan bahsederken zannetmeyin ki evrenin avukatı kesildim. Bunlar öyle bizim anayasamız gibi, bir kaç, kırmızı koltuk sevdalısı, egosu yüksek kişilerin gece yarıları bir araya gelip el kaldırmasıyla değişecek yasalar değil! Bunlar öyle işine gelmeyince gel değiştireyim de tanıdıklara - sülaleme de faydam olsun diyebileceğimiz kanunlar hiç değil! Bunlar, atomun içinde madde olduğunu sandığımız hiç bir yapı taşının olmadığı gerçeği kadar katti kurallardır. Ancak bunları görmek istemeyenler için değil bu yazı. Ben kimim ki anlatabileyim? İnsanlık için nice kitaplar indi ve bunlar anlatıldı ama insanoğlu sadece maddi boyuta bağlı kaldı ve maddi boyutta bilimin ispatladığı gerçeklerin ötesini göremedi. Göremeyecek de... Çünkü bilimsel deneyleri insan zekası tasarlar. İnsan zekası sadece üç boyutlu düşünür. Diğer boyutlar üç boyutlu değildir. Malesef yine beyniniz - zihninizle anlayamayacağınız noktaya geldik. Kalbinizi açın, o anlar gerisini!
Sebep - sonuç yasası madde boyutu yani içinde yaşadığımız gerçek için de, enerji boyutu için de geçerli bir yasa. Videoda dediğim gibi; "Ne ekersen onu biçersin!" dediğimde herkes beni anlar. Örneğin kavun ekince limon ağacı çıkmasını bekleme demektir. Bir de "Öfke ile kalkan zararla oturur!" söylemi vardır. Belki de aslında eskiler enerji boyutunun da farkındaydılar. Çünkü anlatmaya çalıştığım şey hislerinizle ektiğiniz tohumlar.
Çekim yasası maddelerini uygulamaya başlarken size öncelikle bir hedef belirleyin demiştim. İşte o hedefe bir de hisler yükleyin demiştim. Ancak şimdi bu yasa ile uyarıyorum. Eğer o hislerin arasında negatif bir his kaçtıysa, öfke, hırs, intikam, alay, korku gibi, bu ekilen tohum da er ya da geç filizlenecektir. Dikkat edin!
Bu yasanın temel maddelerini maddelendirmek gerekirse:
1. Ne ekersen onu biçersin!
2. Ektiğin her tohum er ya da geç yeşerir.
3. Doğru koşullar oluşmadan ekilen hiç bir tohum yeşermez.
4. Yanlış ekilen his tohumlarını fark etmek (tövbe etmek, iptal etmek, özür dilemek) yeşermelerini engellemenin tek yoludur.
Bu kadar güzel bir yasayı kullanmak için kendinize hatırlatmalarda bulunun, her bir karşılıksız yardımınız, hayatta zor durumda kaldığınızda bir karşılıksız yardıma bedeldir, her bir maddi desteğiniz, ihtiyaç anında bir maddi yardıma bedeldir, her bir yaşlıya yardımınız, yaşlanınca bir yardım görme hakkıdır, her kibarlığınız er ya da geç nezaket olarak size gelecektir üstelik aynı miktarda! Ne eksik - ne fazla!
Tabi bunların aynısı negatif tavır ve düşünceleriniz için de geçerli! Hele ki bir gözlemimi paylaşmadan edemeyeceğim. Bir adam tanıdım. Çevresindeki insanları aşağlık gören, paralarını yıllarca dolandıran, yüzlerine gülüp çocuklarına kadar herkesin haklarını yiyen, ahlarını alan, negatif bir çok özelliği üzerinde bulunduran biri. Anlayacağınız hem maddi hem de manevi olarak bol bol ekim yapmış ama zekasını iyi kullandığı için zekası yerinde iken sebep sonuç yasasının etkilerinden kıl payı sıyıran birisi. Elbette bu şekilde yıllarca biriken sebeplerin sonucunda başına gelmeyen kalmadı . Geçirdiği kanseri, trafik kazalarını, gördüğü ve hala görülmeyi bekleyen mahkemeleri de unutmayalım. Dahası da var ancak sonuca gelmek istiyorum çünkü çirkin insanları konuşacak kadar fazla zamanımız yok canlar. Demem şu ki, ne kadar zeki olursanız olun bu yasanın sonuçlarından asla zekanızla kaçamazsınız. Bu yasadan yırtmanın tek yolu yukarıdaki dördüncü maddede yatıyor. Eğer sadece his ektiyseniz bu dördüncü madde geçerli. Yok eğer olay faaliyete döküldüyse, üzgünüm sonuçlarına katlanmak zorunda kalacaksınız yine de hatanızı fark etmek hafifletici sonuçlarla karşılaşmanıza destek olacaktır.
Gördüğünüz gibi üniversal kanunlar her zaman pozitif frekanslarda olanları destekliyor, negatif hislerdekiler de malesef negatif sonuçlarla karşılaşıyor. Bu yasa varken artık gözünü arkada kalmasın. İntikam alamadım diye hayıflanmayın. Affedin gitsin. Çünkü pozitifte kalmayı başarırsanız evren ne yapıp edip size zarar veren o kişiye bedelini layığı ile ödettiğini göstermeye çalışacaktır. İşte tam o anda tekrar hislerinizi kontrol edin. İntikam evren tarafından alınınca içinize su serpileceğini zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü siz baştan affedecek kadar büyükseniz asla intikam sizin için tatmin hissi uyandırmaz. Eğer bir anlığına bile bunu hissederseniz ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz;) Sakın evrenin bu tuzağına düşmeyin. Orada minik bir sınav yatıyor. Sebep sonuç yasasını döngüye sokmayın! Döngüye girerseniz aynı olayları tekrar yaşamaya başlarsınız. Buna da kişisel gelişim denmez, kişisel kısır döngü diyebiliriz.
Culottesler moda oldu olalı Bursa Kumaş Pazarına gidip gelip kendime deri seçmeye çalışıyorum. Öyle güzel renkler vardı ki bütün kışı düşünmekle geçirdim. Sonunda baktım böyle olmayacak, gittim aklıma ilk gelen kombine uyacak rengi aldım oldu bitti. Vişne çürüğü rengi de dolabımda yoktu, isabet oldu.
Bu yazıyı otomatik yayına alacağımdan, diliyorum yazı yayına girdiğinde Lili artık evde olur. Yine kampa gitti ve yine yalnız kaldık babası ile. Ne ilginç ki sanki sonsuzdan beri hayatımdaymış gibi hissediyorum. Sanıyorum dışarıdan da öyle gözüküyor.
İnsanların bana olan davranışları çok ilginç bu yüzden bu konuya değindim. Mesela Lili kulüple kampa gittiğinde yüzlerindeki ifade; "Ne yani, alışmadın mı?" der gibi. Oysa ne ben sonsuzdan beri onun annesiyim, ne de o sonsuzdan beridir yelkenci. Yine de alınganlık gösteremeyeceğim. İnsanların empati yapamamasını ayıp bulmuyorum. Anne olmadan bilemezler, evlatlarından ayrılmadan bilemezler, hiç kimse bir başkasının hayatını ve hislerini tam olarak bilemez ve ben de kendi hayatımı anlatmak için zaman harcayamam özellikle öğrenmek ve anlamak istemeyenlere hiç zaman ayıramam.
Onun yerine hayatımı kendi akışında yaşamayı tercih ediyorum. Bırakıyorum isteyen istediğini konuşsun. Hatta cevap vermediğimde fark ettim ki kendilerinden daha aptal ya da eğitimsiz de buluyorlar. Bunu da göze alıyorum. Hiç kimseye zekamı ve eğitim seviyemi ıspatlamak zorunda da hissetmiyorum. Egomla aram da çok iyi artık. Hiç kimse zıvanadan da çıkartamıyor beni. Öylece sessizce bekliyorum. Onlar konuşadursun, ben kızıma gelince sarılırım o kadar! Hatta şu anda bunu yazmak bile çok heyecanlandırdı. Gelmesini nasıl istiyorsam artık...:D
Video açılmıyorsa linke tıklayarak izleyebilirsiniz.!
Çekim yasası videosundan sonra blokajlardan bahsettik geçen cuma. Bu gün ise kök inançlardan bahsediyorum. Çok daha teknik bir konu ancak bilinç altımızı değiştirmenin çok da zor olmadığını hatta bir süre sonra işlerin eğlenceli olduğunu fark edeceksiniz. Kendi hayatınızı yaşarken, alışmış olduğunuz inanç kalıplarını değiştirmek için tek yapmanız gereken rahatsız edici olaylarda ne hissettiğinizi kelimelere dökmek ve not etmek. Sonrasında videoda gördüğünüz tekniklerle, oturduğunuz yerden sadece hayal kurarak şu anınızı ve geleceğinizi ne kadar kolaylıkla değiştirebileceğinize siz bile şaşıracaksınız.
Tüm bunları bir yıldır denediğim tekniklerden anladıklarımı sentezleyip olayı tek soru kadar basite indirgeyerek şekillendirdim. Ne kadar detay olursa o kadar zor diye düşüneceksiniz oysa benim bulduğum bu bir tek soru sizi direk olarak ulaşmak istediğiniz sonuca ulaştıracak. Sonrasında bunu ikinci aşama takip edecek ve ikinci aşama da tek soru ile ortaya çıkıyor. En sonunda ise bulduğumuz anıyı yeniden yazmaya ya da silme işlemine geliyor sıra. Burada üç değişik tekniği önerdim. Bu aşamadaki teknikler bana ait değil ama çok sevdiğim teknikler oldukları için önerdim. Siz de kendinize uygun olanı seçip içsel değişiminizi başlatabilirsiniz.
Elbette bu değişim için kendinizi alıştığınız şekillerden biraz daha farklı düşünmeye itmeniz de gerekiyor. Sürekli öfkelendiğiniz olaylara başka bir pencereden bakmaya alışın. Hayatınız şu anda yaşadığınızdan kim bilir ne kadar daha güzel olabilir. Sürekli o noktada kalın. Nasıl daha kolay, nasıl daha güzel, nasıl daha eğlenceli, nasıl daha zevkli olabilir ki? Bu şekilde sorduğunuz sorulara yaratıcı çözümler gelmeye başlayacaktır içinizden ya da dış etkenlerden. Farklı olmak için kendinize izin vermek böyle bir şey! Değişime izin vermek, iç hislerinizin sizi sürekli aynı sonuca götürmesine izin vermeden, varacağınız noktayı önceden tespit etmektir, üstelik en basit olaylar için bile.
Bu teknikleri ve bu düşünce sistemini içselleştirmeye başladığınızda günlük basit olayları çözmek artık sizin için çok daha kolay olacak. Artık zorlanmayı seçmezseniz evrenin sizin işlerinizi kolaylaştırmak için ne pratik çözümleri ayağınıza getirmeye başladığını gözlemleyeceksiniz.
Tabi ki Theta Healing tekniği işleri hızlandırıyor. Soru tekniği çok daha gelişmiş olduğundan bir seansta bir çok yanlış inancınıza ulaşıp doğru inançlarla yer değiştirmeleri sağlanıyor. Bir de bilinç altınızın unuttuğu ya da hiç tanımadığı hisler de bilinç altınıza yükleniyor. Yeni inanç ve hislerle hayatınız hızlıca dönüşüme uğruyor. Sonrasında çekim yasasındaki yaratımınız da bir hayli hızlanıyor.
Oysa videoda bahsettiğim NLP tekniği ile sadece yanlış inancı ya da kötü anıyı silebilirsiniz ve bilinç altında boşluk oluşacağından sonrasında içinizde eksik olan hislerle doğru inanç kodalamanız neredeyse imkansız görünüyor. Bu aşamada olumlamalar devreye giriyor, ancak bir olumlama için beynin nöron geliştirmesi yani yeni inacın otomatiğe dönüşme süresi normalde 21 gündür. Theta Healing tekniğinde ise sadece 10sn. İşte bu nedenle bu teknik benim için mucizeden öte.
Yine de videoda söz verdiğim gibi, bahsettiğim NLP tekniğini öğrendiğim kişinin videosu işte buradadır: https://www.youtube.com/watch?v=VOXFD2BohhE kanalında göz atarak daha da fazla teknik bulabilirsiniz.
Theta Healing'ten önce ısrarla bu videolardan öğrenir bütün gün bilinç altımdaki yanlış inançları dönüştürmeye çalışırdım. Çok ama çok içten istiyordum değişmeyi ve artık eskisi gibi hayata bakmamayı. Sonunda yeni inanç sistemimle hayatımı farklı bir boyuta taşıyabildim. Dilerim kendi serüvenimde yaşadıklarımla sizin serüveninize olumlu katkıda bulunuyorumdur. Dilerim değişmek için geç kaldığınızı düşünmüyorsunuzdur.
Lütfen sorularınız varsa yorumlara ya da mailıma bırakın. Şimdilik gelecek hafta için henüz konu belirlemedim. Sizin bir fikriniz varsa alabilirim, ne dersiniz?
Kaç yıl önce aldığımı hatırlamıyorum bu ceketi ama kesinlikle ondan vaz geçmem çok zor. Kalıbına hayran kalarak aldım, hala da onun kadar iyi duranını bulamadım. Peki nereden icab etti ki onu boyadım?
Bu yılın başında ilk defa kendime bir liste yaptım ve 2016'dan ne istiyorsam hepsini listeledim. Aslında maksadım çekim yasasını yazılı olarak kontrol etmekti. Yani ben listeyi yapar - öğrendiğim kuralları uygularım, listedekiler de bana gelir, bu arada hedeflerimi ne gibi bir sürede kendime çekebildiğimi kontrol etmiş olurum. Şu ana kadar listenin yarısına ulaştım bile!
Listemi yaptıktan sonra, istediklerimi bana getirecek fırsatlar üstüste bana gelirken, kendimi en uygun hissettiğim zaman gelen fırsatı değerlendirdiğimi gördüm. Yani koşulları zorlayan bir tip değilim. Öte yandan listede "bordo maxi elbise" yazılı satırla ilgili hiç bir kıpırtı olmuyordu. Hatta bir gün alışveriş merkezinde, vitrinde bordo maxi bir elbise görüp ona koşsam da, yanına vardığımda o elbisenin ne denli iç gösterdiğini görünce bir de üstüne hayal kırıklığı yaşamıştım.
Geçen hafta çekim yasasını madde madde nasıl uyguladığımı ve hayallerimi bir bir nasıl yarattığımı anlattım. Bu hafta ise onları yaratırken karşıma çıkan blokajları nasıl fark edip kaldırdığımı paylaşıyorum.
Blokajları temel olarak ikiye ayırarak anlatmayı seçtim.
1- Yüzeysel olanlar
2- Kökleri olanlar (kök inançlar).
Öncelikle bu videoda yüzeysel blokajlarımızı günlük sohbetlerde nasıl fark edeceğimizi ya da yaşadığımız olaylara nasıl yaklaşırsak onları yakalayacağımızı paylaşıyorum. Yani ister düşünerek bulun ister yaşayarak ikisi de yöntem. Kendinizi değiştirmeye karar vermiş olmanız yeterli.
Çoğumuz hayatımızın gidişini sevmesek de sorunu hep dışarıda ararız ve bulamayız. Oysa içimizde aramaya başladığımızda değiştirebileceğimiz çok şey vardır. Mesela kontrol dışı otomatik düşüncelerimiz ya da alışkanlıklarımız.
Diyelim ki her tartışmada susan taraf siz oluyor ve bu eziklikten bıktıysanız artık bunu değiştirmeye karar vermeniz halinde bir anda uzun yıllar sustuğunuz için tepki verdiğinizde insanlar fazla tepki verdiğinizi düşünür. Açıkçası bunu siz bile yadırgarsınız. Oysa tıpkı başkalarının öğrenmesi zaman aldığı gibi yeni sizi tanıması için benliğinizin de zamana ihtiyacı vardır. Size tavsiyem kendinize olan sevginizi daha da arttırarak kendinize yeterli süreyi tanımaya niyet edin. Nasıl ki çocuklar konuşmaya başladığında bir yıl cümle kurmasını beklersek kendinizi savunabilecek cümleleri kurmanın doğru yolunu bulana kadar kendinize karşı sabırlı olun. Bazen kalp kırabilirsiniz. Kendinizi affedin ve doğru olanı yapmayı göze alın. Bazen özür dilemeniz de gerekebilir, eğer haddinden fazla kaba davrandıysanız elbette... Bunlar yeni SİZ'in size getirdiği yeni deneyimler o kadar. Siz dengeyi kurana kadar acemilikleriniz de olabilir. Unutmayın tıpkı çocuklar konuşmayı öğrenirken nasıl ki harflerin yerini karıştırıyorsa sizin yaptığınız hatalar da bundan öte değildir. Kırmış olduğunuz insanlara ne yapmaya çalıştığınızı anlatıp onlardan kaçmak yerine destek isteyin. Bazen insanın öğretmeni çok yakınından gelebilir.
Kendinizi anlatmadıkça daha da battığınızı, kırdığınız kalplerden dolayı sevdiklerinizi kaybettiğinizi gözlemlersiniz. Ne olursa olsun bunun altındaki fikire de odaklanın. Örneğin "Anlatsam da anlamazlar ki!" diye bir düşünce varsa bilinç altında, insanların sizi anlamadığını düşünüyorsunuzdur. Muhtemelen bu nedenle tartışmalarda susuyorsunuzdur. Çünkü konuşsanız da sizi anlamazlar değil mi? Şimdi bu inancı bulduğunuza göre bilinç altına şöyle söyleyin: " Bak, şimdi insanların beni anladığını düşünmeye karar veriyorum ve sen de bir tartışma anında beni susturmuyorsun! Böylelikle hep beraber aslında insanların beni aslında dinlediğini ve anladığını gözlemliycez! Çünkü ben, eğer konuşursam kendimi doğru ifade edeceğimi biliyorum." Bu emri verdikten sonra bilinç altınız herhangi bir olayda siz konuştuğunuzda olanı biteni gözlemler ve siz haklı çıktığınızda alışkanlığını bırakmaya başlar. Genelde tek olayla yanlış kodlamayı yaparken bilinç altı neredeyse üç pozitif olayla da sizin istediğiniz gibi düşünmeye başlar. Bunu TED tv konuşmacılarından biri söylemişti. Neyse ki durum çok da kötü değil. Yani bilinç altı programlanabilir bundan eminiz artık.
Son olarak önereceğim bir ekzersiz de şu; "Ya ben aynı ben olmazsam nasıl yapardım, nasıl düşünürdüm, nasıl hissederdim...?" gibi kendinize belirli olaylar üzerine farklı düşünme stratejileri yaratın. Kimileri buna pozitif düşünme dese de bence bu yaratıcı düşünme diyorum. Çünkü insan asla bildiği bir şeyi başka bir şekilde yapmayı düşünmez bile. Şimdi değişmeye karar verenlere soruyoru; Hayatınızda istediğiniz bir SİZ olmak için nasıl düşünmeye başlamanız gerekiyor bakalım? Bunun cevabını bulup uyguladığınızda çevrenizi de size karşı değiştiğini görürsünüz. Yani bulunduğunuz çevreyi değiştiremeyiz ancak kendimizi değiştirirsek bilinç altımız bizim çevremizi çekim yasası ile hemen değiştirmeye başlayacaktır zaten.
Keyifli değişimler...
Haftaya kök inançlarla devam ediyoruz. Yolumuz uzun...
Hala onun neyi sevip neyi sevmeyeceğini kestiremiyorum.
Mesela bu bomber ceketi ona diktiğimde elimden kaptı ve hemen üstüne geçirdi. Oysa ben, dün gördüğünüz çiçekli olanın daha çok rağbet göreceğini düşünüyordum.
Bu ceket bütün hafta üzerinde durdu. Hem okulda hem evde bunu giydi. En sonunda yıkamak için üstünden alabildim.
Moda değil kendime mineralli kozmetikler ararken kendimi Netmoda.com'da buldum. İnternet alışverişini daha eğlenceli bir hale getirebilirler mi acaba? Bence biraz zor! Bu site kesinlikle uçlarda bir hayal. Sizinle paylaşma heyecanımı bastırarak yeni baştan anlatmaya çalışacağım bu nedenle yeni bir paragraf açayım en iyisi.
Siteye girince ilk önce stil rehberini inceledim. Merak ediyorsanız tıklayınız! Stil rehberinde ünlülerin stillerini ve kullandıkları parçaları sizin için araştırmışlar ve onları satın alabileceğiniz siteye yönlendiriyorlar sizi. Siz bir bir aramak zorunda kalmıyorsunuz. Sık sık güncellenen bir blog gibi moda ve son trendlerden asla kopmayacaksınız. Üstelik moda camiası ile ilgili hiç bir önemli olayı da kaçırmıyorlar. İlham almak için de güzel bir alan.
Genel olarak bu internet sitesi, anlaşmış olduğu satış yapan sitelerdeki ürünleri tanıtıyor. Yani avantaj şurada ki 20 tane sitede ayrı ayrı gezip fiyat araştırırken başınız dönmüyor. Genelde hanımların en sık alışveriş yaptığı siteleri bünyesinde barındırıyor. Anlayacağınız büyük rahatlık. En sevdikleriniz bir arada.
Yukarıdaki fotoğrafı site üzerinde yaptım. Site üzrtinde gezinirken kombininizi oluşturup toplam bütçe hesabı yapabilirsiniz. Böylece ayağınızı yorganınıza göre uzatma şansınız olur. Hani hanımlar hesap işlerinde iyi değilmiş, evdeki hesap çarşıya uymazmış ya... Artık bu lafların modası geçti. Bu net! Sitenin ismi karakteri ile çok uyumlu.
Bir de ayrı bir sayfada kendi koleksiyonunuzu yapıp sonra alışveriş için tekrar göz atma şansınız var. Nereyi çevirsem çok zevkli bir site. Ben şimdi sanal alışveriş keyifli oldu derim işte! Şimdiye kadar ne çekmişiz biz öyle... Bir bir ara, kıyasla, yok bu arada yorul, başın dönsün, ev ahalisi aç kalsın, ev işi yetişmesin... Adeta alışveriş zaman kaybı olmuşken bütün sorunlara çözüm bulan bir fikir.
Peki onca aradığım mineralli cilt ürünlerini buldum mu derseniz; bulmasına buldum da çoktan satın alınmışlar, stokta bitmişler. İnanamıyorum! Hem biliyorsunuz hem paylaşmıyorsunuz hanımlar! Bütün gün elinizde telefonlar insan bi tweetler bi haber verir yahu! Bana kalmamış. Bakın ben öyle mi yapıyorum, buldum yazıyorum hemen şuracıkta. Bundan sonra neymiş; => NetModa!
Geçen sene kendime dikip durduğum bomber ceketlere hayran kalan Lili kendine de siparişler verip duruyordu. Sonunda zaman bulup ona da iki tane dikebildim. Birisi annemin, çok uzun gelen gri sabahlığının, kestiğim etek uçlarından, peluş bir malzeme ile yaptım. Kollarda kumaş yetmezliğinden yaratıcılığa başvuruldu ve dolapta kalan deri parçası kol olarak eklendi.
Mavi olan ise pazardan aldığım bir parça. Malesef şort için kumaş artmadı ama Lili'nin çok sevdiği bandanadan yaptım biraz artan kumaşla. Bandananın iç tarafında peluş kullandım, kulakları sıcacık tutuyor. Böylelikle şimdilerde bomber ceketlerine seviniyor küçük hanım. Sanırım daha dikebilirim. Giymesi beni çok mutlu ediyor.