Çekim yasasını ne kadar sürede çalıştırırım diye soranlara bir oyun önerim var. Anında çalıştığını göreceksiniz aslında, çünkü o sürekli fonksiyon gösteren bir sistem. Sizin hisleriniz başınıza gelecek olanları hesaplıyor. İyi hissediyorsanız iyi şeyler kötü hissediyorsanız da kötü şeyler oluyor. Bazen iyi hissederken kötü şeyler de olmuyor mu diye soranlara hemen söyleyeyim; siz o kadar iyi hissederken kötülükleri fark bile edemezsiniz, hoş etseniz bile keyfiniz o kadar iyidir ki bıyık altı gülüp geçersiniz. İşte bu denli iyi hissetmelisiniz anda yaratabilmek için.
Videodaki örneğin dışında minik bir örnek de buradan vereyim. Öyle ki tam on dakikada istediğimi elde ettiğim çok olmuştur. En komik olanı da şu;
Beni çok sık ziyaret eden ve bolca zamanıma vmal olan bir komşum bir gün yine telefon açıp kahveye geliyorum demişti. Ben de o gelmese ne yapardım ona odaklandım. O gelmese kitap okurdum, kahvemi alıp keyifle kahve içerdim dedim kendi kendime ve koydum kahveyi aldım kitabımı uzattım ayağımı okumaya başladım. İşin püf noktası, başka bir sonuca odaklanıp, olacak olan negatif olayı unutmak, tamamen aklından çıkarmak. Sonrası kolayca oluyor. Aradan yarım saat geçti ve okumak sıkmaya başladı başka bir şey yapmak istedim. Bu arada komşum aklıma geldi ve aradım. Ne dese beğenirsin; "Ay, tam çıkıyordum ki, dış kapıyı açtım. Karşımda kim?" dedi. "Kim" dedim. "Kayınvalidem!" dedi. Hay Allah, üzülme, başka bir gün zamanımı katledersin.
On dakika sonrasını bile planlayabiliyoruz gördüğünüz gibi. Sadece sonucu değiştirmeye odaklanın. Toplantıda şefin size kızacağını düşünüyorsanız, emin olun kızacaktır. Olacak olanla ilgili fikrinizi değiştirin. Başınıza kötü bir şey geleceğini fısıldayıp duran bilinç altının sizi yönetmesine bir anda son verin. Sadece "stop" butonuna basar gibi bir anda durdurun ve yeni senaryoyu siz yazın. Olası en kolay ve en zevkli senaryo olsun. Bilinç altınızın reddedeceği bir senaryo olmasın. Olağanüstü, sıradışı bir hayal yerine size yakın ve kolay çözümlerin hayalini kurunu. Yani kabahatliyken ödül almayı hayal etmeyin onun yerine sizi anlayışla karşılayan kişiler olduğunuzu hayal edin karşınızda. Eğer çözümünüzü kendiniz bulamıyorsanız, ki çok sık bunu yaşarım, o zaman yaptığım şey ise en hayırlı ve en zevkli sürprizli şekilde nasıl çözülecekse öyle çözülmesini beklemek. Bazen kendimize sürprizler sunulmasına da izin vermeliyiz. Bu nedenle kontrolü evrene bırakabilmeliyiz ancak bunu yapmadan önce kesinlikle moraliniz çok sabit bir şekilde on üzerinden ona kilitlenmiş olmalı ve endişe sıfır düzeyinde olmalı.
Evren ne tür sürprizler yapar diye merak edenlere anlatayım. Evren sizin en sevdiğiniz şarkıyı bilen çok zarif bir sevgili gibidir. Bir gün aklımda bir soruyla bir kafenin bahçesinde, bir arkadaşımla konuşuyordum. Arkadaşım iki dakika içinde moralimi daha da bozdu ve sanki içinden çıkılmaz gibi görmüştüm halimi, sanki beni hiç kimse anlamıyormuş gibi. Enerjimin aşağıya inmeye başladığını fark ettim ve lavaboya gitmeyi bahane ettim. Kalkar kalkmaz gülümsedim ve sistemi çalıştırdım. "Yok" dedim içimden "Senin dediğin gibi olmayacak bu iş, benim istediğim gibi olacak!". Kafeye yöneldim ve içeri girdim. İçeri girdiğim anda en sevdiğim şarkı çalmaya başladı; "Phantom of the Opera" editlenmemiş yani ilk yazıldığı şeklindeki sözlerini ilk defa duyuyordum, çevirince aklımda kelimeler farklı tınlamaya başladı:
Christine:
Operanın altında, biliyorum orada
O benimle sahnede, o her yerde
Ve benim şarkım başladığında onu her zaman bulurum
Operadaki hayalet orada, aklımın içinde...
...
Sözler devam ettikçe tüylerim diken diken oldu. "O" dediği operadaki hayalet benim hayatımda evrensel enerjiydi. Benim oyunumda benimle birlikte olan ve benim hayatımımın yaratımında başrolde olan...
Bu arada üst kata yani lavaboların olduğu yere gelmiştim. Şarkıyı uzun yıllardır dinlemediğimden başım dönüyordu, onu çok seviyordum gerçekten. Etrafa baktığımda hiç kimse yoktu, tüm masalar bomboştu, sanırım herkes dışarıda olmayı tercih etmişti ancak bakışlarımı masalarda gezdirirken yanından geçtiğim masada bırakılmış kırmızı bir gül buldum. Ne tesadüf ki operadaki hayalet de Christine'e kırmızı güller bırakırdı müzikalde. O anda o güle dokunmaktan öyle çok korktum ki, ya gerçek değilse bunlar! Ya hepsi bir hayalse, o gül orada yoksa, o şarkı aslında hiç bestelenmediyse, bütün bunlar benim için değilse... Ben yoksam!
Lavaboya girip kendime biraz zaman verdim ve yüzümü yıkadım. Her şey bu kadar benim içinmiş gibi olamaz değil mi? Olabilir miydi? Görecektik çıktığımda. Belki de aşık bir çift acele ile masadan kalkarken onu unuttular ve dönüp alacaklardı. Kendime geldiğimi düşündüğümde dışarı çıktım. Soldaki masalarda aşık bir çift sarılmış duruyordu, kahveleri yarım, ne oluyor diye düşündüm. Lavaboda aşık bir çift aklımdan geçti ve şimdi karşımda duruyor. İçeri girerken burada değildiler, dışarı çıktığımda kahvelerinin yarısını bile içmişler bu nasıl oluyor? Peki gül onların mıydı? Hayır, orada hala öylece duruyordu.
Gülü bırakıp masama geri döndüm. Artık o konuyu konuşmadık arkadaşımla. Çünkü onun hayat yaratımı ona aitti anladım. Ben kendime olağanüstü sürprizler yaratabiliyordum bilincimle. Tek yapmam gereken sorunumu çözecek çözüm dilemekti. O da iki hafta sonra bulduğum bir kitapta geldi.
Görüldüğü gibi, bazen iki hafta bazen on dakika bazense yıllar sürecek yaratımlar yapıyoruz. Yapılması gereken şey ilahi zamanlamaya izin vermek ve olacak olana direnmemek. Başınıza gelen en küçük negatif olayı ya da başarısızlığı videoda verdiğim örnekteki gibi avantaja çevirin ve içinde size verilen dersi alın. Size neyi yansıtıyor, neye işaret ediyor, hangi inancınız sizi kilitliyor bunları bulmaya odaklanın. Bir dahaki sefere aynı durumda farklı yaratımlar deneyin.
Her zamanki gibi keyifli yaratımlar dileyerek bitiriyorum ancak bu defa keyifli olacağından kesinlikle eminim çünkü bu anda yaratım oyunu çok zevkli. Tadını çıkarın...
7 yorum :
Arabada gordum biraz okudum videoyu izlemedim henuz ve aslinda ödev olarak calismam gereken bir paylasim oldugunu farkettim kesinlikle haftasonu anda yaratim konusuna konsantreyim söz :) tesekkurler
Eğlenceli evet... :)
Ben de beklerim Kafa'ya, sevgiler çok! :)
Merhaba,
Kısa bir zamandır ilgiliyim, çekim yasası ile.. Merakımın giderek arttığı bir sırada bir rastlantı eseri karşılaştım sizinle.. Bu mesajı, harika göründüğünüzü söylemek için yazıyorum. Anlatımınız, vurgularınız, ve hatta vurgulamadıklarınızla.. işte ne bileyim, tüm sadeliğinizle.. harikasınız.. ve eklemek isterim ki bu karşılaşmanın sıradan bir tesadüf olmadığına inanıyorum.. demek ki ben de henüz çok başında olmama rağmen sizi çektim kendime..
hafifçe araladığım penceremi sımsıcak gülümsemenizle ardına dek açtığınız için, teşekkürler..
içimde bir yerlerde varlığından emin olduğum ama bir türlü anlamlandıramadığım gücümü keşfetmeme vesile olan bu videoları çektiğiniz için de teşekkürler..
tekrar tekrar okuduğum kaleminiz için de teşekkürler..
varlığınız için de teşekkürler..
merhaba diyerek başladığım bu mesajı nedense hoşçakalın diyerek bitirmek gelmiyor içimden.. şöyle bitirmek daha anlamlı şimdi benim için:
MERHABA...:))
birdefnemasali: Ayy çok heyecanlı, ne olursa olsun merak ediyorum sonuçları. Keyifli deneyimler;)
Kafa Dergi: Hemen göz atıyorum;)
Belda Özden: MERHABA Belda:D Hoşgeldin, iyi ki buluştuk...
Merhaba Suzy
Senle ilk defa bugün tesadüfen youtube da karşılaştım.3 videonu izledim bile.Bizazdan kök blokajları videonu izlerim.Bu daha ilk yorumum.Devamı gelecek tabiki.Kendimle ilgili bazı konuları sana email ile yazmayı düşünüyorum.Benim anlaşabilecegim dogal ve duyarlı bir kişi oldugunu hissettigim için yazma ihtiyacı duydum.O kadar çok videolar izledimki şimdiye kadar ilk defa sana birşeyler yazma ihtiyacı duydum...Çekim yasası gücü☺
Sevgiyle sağlıcakla mutlu kal.......
Ayla Demir: Selamlar Ayla, tanıştığımıza memnun oldum. İyi ki bana haber verdin. Varlığını bilmek çok güzel:) Mailını bekliyor olacağım. Sevgiler...
Çok keyif alıyorum bu videoları izlerken daha ne söyleyebilirim ki. Müthiş eğlenceli ve öğretici:) Teşekkürler yeniden.
Yorum Gönder